Son on, on beş yıldır SUV’ler lüks markaların altın yumurtlayan tavuğu konumunda. Jaguar’ı geçtik, Bentley’inden Lamborghini’sine tüm markaların SUV üretmesine kimse şaşırmıyor artık. Zamanında Porsche’ye boşuna yüklenmişiz.
F-Pace, Jaguar’ın bu akımın dışında kalmamak için yaptığı belki de gecikmiş bir hamle. Ama ilk atışta işlem tamam diyebiliriz.
Jaguar F-Pace’in belki de en önemli özelliği SUV postuna bürünürken, özündeki Jaguar genlerine ve markanın sürüş karakterine sonuna kadar sadık kalması. Diğer bir deyişle, yeni kitlelere hitap etme hevesine kapılıp da sportif kişiliğinden taviz vermemesi.
2017’de satılan her 5 Jaguar’dan 2’sinin F-Pace olması bu tercihin yerinde olduğunun kanıtı.
F-Pace her hattıyla bir Jaguar olduğunu tereddüte yer bırakmayacak şekilde vurguluyor. Hatta bu vurguyu abarttığı bile söylenebilir.
Ön farlarda XE, arka farlarda F-Type ortaklığı çok net. Ön ızgara da SUV farkı yaratmaktansa diğer Jaguar modelleriyle paralelliği tercih etmiş F-Pace.
İlk SUV modelini dengeli ve estetik tasarlamak çoğu prestij markası için sorun olmuştur. Cayenne daha yeni yeni kendine geliyor. X5 de öyle, Q7 de, Touareg de…
Biraz da bu yüzden, F-Pace’in diğer Jaguar’lar ile uyumlu ve en az onlar kadar seksi görünmesi için, tezgahın başına Jaguar’ın Tasarım Şefi Ian Callum geçmiş. İyi de yapmış, zira pek çok açıdan nefes kesici, hem heybetli hem de sportif görünen bir SUV var karşımızda.
Jaguar F-Pace’in World Car Awards’da “Yılın Tasarımı” seçilmesiyle de bu başarı resmen teyid edilmiş oldu.
İç Mekân