Audi A1 İncelemesi

Biraz da BMW ve Mercedes’ten karşı hamle gelmemesi sebebiyle ömrü fazlaca uzayan Audi A1’in ikinci nesil temsilcisi 2018 son aylarında yollarımızda olacak derken, 2020 oldu. Ama bu yıldan umutluyuz! O bakımdan üst menüyle uyumsuz, eski usül incelemememizin kusuruna bakmayın lütfen!

Hem havalı hem küçük bir araba mı istemiştiniz? Keşke başka bir şey isteseymişsiniz! Çünkü küçük sınıfta temsilcisi bulunan tek premium marka Audi, üçüncü denemesinde (Audi 50, A2, A1) başarıyı yakaladı.

Bir Audi’de olmasına alıştığımız her şey Audi A1’de de fazlasıyla mevcut. Elit tasarım, üstün işçilik, sportif sürüş, kaliteli malzemeler vesaire… Mini, Mito, DS3 ve biraz da Polo’yu titreten model A1.

2020'de artık inşallah ve nihayet gelir diye yolunu gözlediğimiz yeni Audi A1'i beklerken eskisiyle devam edelim...

Audi A1'in eksileri

İsterseniz önce eksilerden, daha doğrusu Audi A1’in en iyi olmadığı özelliklerden başlayalım. Mesela, VW Polo’nun sürüşü daha başarılı, daha konforlu, arkası ve bagajı daha geniş. Hatta çok daha ucuz Ford Fiesta ve bir iki sınıf arkadaşının daha sürüş keyfi ve konforda net üstünlüğü var.

Mesela, Mini’yle yol almak - her zamanki gibi - daha keyifli. Ve mesela, bazı rakiplerine kıyasla Audi A1’in bir miktar ruhsuz bir sürüşü var.




Audi A1'in artıları

Amma ve lakin Audi A1, toplam puanda hemen hepsini gözü yaşlı bırakmayı başarıyor. O zaman artılar sağ baştan sayıla!

Şık, taze, insanın canını çektiren dış tasarım. Fark atmasa da Polo’yu bile rahat geçen malzeme kalitesi. Bir Alman’a göre taze ve eğlenceli sayılabilecek iç mekân. Modern, güçlü ve az yakan motorlar. Sessiz ve sportif sürüş (büyük jant ve spor süspansiyonlar - hele ki bizim yollarda - omurgayı zorlar). Kusursuz ergonomi. Kişiselleştirme opsiyonları...



Audi A1'in "acaba"ları

Gelelim fasülyenin faydalarına… Tabii ki Audi A1 bunların hiçbirini karşılıksız vermiyor. Audi A1’in VW Polo’yla arasındaki fiyat farkı kendisine sempatimizi fena tırtıklıyor. Hele ki opsiyonlar dünyasına dalıp çıktığınızda cepte kalanları saymakta fayda var.

Ha diyeceksiniz ki ikinci elde değeri düşmez, o da bi gerçektir. Zaten prestij sınıfına terfide en büyük sıkıntı ilk yatırımın maliyetli olması değil midir? Neyse konuyu dağıtmayalım, para sizin, zevk sizin.