Kei Car: Çilemiz büyürken arabayı küçültsek mi?

Toplu taşıma fobiye, araba fiyatları da kabusa dönüşürken, daha küçük düşünmek çözüm olabilir mi?

Bir şekilde yolculuk etmek zorundayız ama pandemi döneminde "medeniyet göstergesi" toplu taşıma global fobiye dönüştü maalesef. "Bari kendimize iyi kötü bir araba alalım da izole olalım" diyenlere de bütçeyi dengeleme görevi yüklendi malum... Hal böyleyken, duruma adapte olma yöntemleri bulmak gerek.

Geçenlerde Honda N One haberiyle hatırladığımız "Kei Car" ya da "k-car" kavramı, her Tokyo Fuarı zamanı yükselip sonra unutuverdiğimiz bir hevesti. Ama galiba bu sefer hevesin ötesine geçmek gerek.



Aslında Kei Car'ların 70 yıl kadar önce ortaya çıkışyla neredeyse aynı gerekçelere sahibiz bugün. Savaştan yeni çıkan Japonya'da, yoksullaşan halkın otomobile ulaşabilmesi için, boyutları ve motorunun küçüklüğüye (150 cc kadar küçük:) vergi radarının altında kalan ilk Kei modelleri üretildi: Suzuki'nin motorsikletten dört tekere geçtiği ilk araç olan "Suzulight SF".

İsmi "Suzuki Four Wheel"in kısaltmasından oluşan 1955 doğumlu ve 360 cc iki silindirli motorlu olan Suzulight SF iki kapılı bir sedandı.



Neyse ki zamanla bu sınır bugünkü 660 cc limitine kadar genişledi. Ama k-car 'ların boyut kuralları da çok sıkı: Uzunluk 3,4 metreyi, genişlik 1,48 metreyi, yükseklik ise 2 metreyi geçmeyecek. İzmit'li Hyundai i10'dan 27 cm daha kısa, 20 cm daha dar yani! Türkiye buna hazır mı:)



Zorunluluktan ortaya çıkan bu minik ötesi sınıf, zamanla türünün en yaratıcı çözümlerine yurtluk etmeye başlamış ve başlıbaşına bir cazibe merkezine dönüşmüş. Milli geliri aşmış Japon halkı arasında k-car çılgınlığının son hız sürmesi boşuna olmasa gerek.



Küçük dilinizi hâlâ yutmadıysanız bir iki rakamla yardımcı olalım... 2015'ten beri Japonya'nın tüm sınıflarda en çok satan modeli "Honda N Box"!.. Adı gibi tekerlekli bir küp olan N Box, sadece 2019 yılında 250.000 adet satıldı. Aynı yıl Honda'nın Avrupa'daki toplam satışının 108.800 adet olduğunu söylersek resim biraz daha netleşir sanırız!..



Sadece biz değil, Avrupalı otomotiv yorumcuları da şu dönemde Kei Car'ları tekrar dillendirmeye başladı ama çekincelerimiz yok değil. Allah muhafaza, bir çarpışma anında halimiz ne olur diye düşünebiliriz ama bunu bizden Japonların düşünmüş olsa gerek. Zaten Japon markaları kendi aralarında bolca model, tasarım ve teknoloji değiş tokuşu yapıyor, sektörleri hep beraber gelişiyor. Darısı başımıza...





K-car yolunda tüm dünyanın aşması gereken belki de en büyük engel, makas atmayı kabiliyet, dibe sokulup selektör yapmayı hak, küçük arabaları taciz etmeyi tatmin vesilesi sayanların varlığı. E bu da çocukluktan başlayan bir eğitim ve insan yetiştirme meselesi sonuçta...



Şimdilik izden bu kadar... Evvelce bu minicik arabaların büyüsüne kapılmadıysanız, zehirli tohumu atmış olalım ve sizi dipsiz Kei Car alemiyle başbaşa bırakalım:)