Orijinallik demişken Citroen C4 Cactus’ün içine geçmekten daha doğru bir şey olmaz.
Kokpitteki bu orijinal çizgiler Cactus’un basitliğini gizleme yükünü çok iyi kaldırıyor. Fazla derine dalmadan uyaralım, tasarımın hakkını vermek için baz donanımdan fazlasına ihtiyaç var.
Köşeleri yuvarlatılmış diktörgen formlar havalandırma deliklerinden kapı kollarına çok noktada karşımıza çıkıyor.
Citroen C4 Cactus’ün iç mekânında öne çıkan diğer yıldızlar retro valizlere selam çakan kayış şeklinde kapı tutamaçları ve yolcu önündeki hava yastığının tavana çıkmasıyla özgürleşen torpido kapağı.
Bu havalı tasarımın arkasında o kadar da kaliteli malzemeler yok maalesef.
Citroen, C4 Cactus’ü gerekenden çok özelliğe boğmadığı gibi, kalitede de “eh işte”nin ötesine de geçmemiş. Mesela çok iddialı koltuklar ilk başta gayet konforlu hissettirmekle beraber, biraz fazla yumuşak olmaları nedeniyle uzayan yollarda yormaya başlıyor.
Basitleşmeye örnek olarak, çoğu fonksiyonu üstlenen 7 inçlik dokunmatik ekran ve tatlı bir şekilde Fiat Tipo nostaljisi yaptıran gösterge paneli verilebilir.
Bahsi geçen bilgi ve eğlence ekranının menü, tepki ve yazılım anlamında konusunun uzmanı olduğunu söylemek zor. Ama Mirror Screen sistemi ve bütün güncel mobil bağlantı seçenekleriyle donatılmış olması pek şahane.
Arka koltuklar diz ve baş mesafesi açısından yeterli. Kapı içindeki geniş cebe ek olarak, yukarıdaki küçük cep de faydalı bir eser.
Arka pencerelerin aşağı inmek yerine kelebek camı gibi açılması da hem bu “basitliğin” bir parçası hem de ağırlığı azaltan unsurlardan. Yerseniz…
Citroen C4 Cactus’ün 358 litrelik bagajı hacim açısından fena olmasa da yazık ki gizli bölme, düz eşik gibi pratik artılardan yoksun.
Basitliğin bagajdaki karşılığı tek parça yatan arka koltuklar ve oluşan basamaklı zemin oluyor. “Citroen olayı biraz fazla mı basit tutmuş acaba...” diye düşünmeden edemiyor insan.
Giriş Sürüş - Konfor - Performans