Havadar... BMW i3’ün kabinini en iyi özetleyen kelime olsa gerek. Konuya ferahlıktan girdik diye yanlış anlama olmasın, i3’ün içi de en az dışı kadar cesur ve yenilikçi.
Alttaki şasiye yerleştirilmiş piller, yürüyen aksam ve elektrik motoru sağolsun, düz zeminli BMW i3 dört araba koltuklu bir oda hissi yaşatıyor. Hem de doğayla uzay çağını buluşturan bir oda.
Hemen her konsept modeli modern göstermek için kullanılan ince yapılı koltuklar i3 ile gerçek hayata taşınmış durumda. Bel destekleri de olsaydı bu taşınmadan daha mutlu olabilirdik gerçi.
Gösterge paneli ve ortadaki 6,5 inçlik bilgi-eğlence ekranları dijital şovlarını yaparken kabinde kullanılan geri dönüşümlü ve organik malzemeler Greenpeace aktivistlerinin rüyasından fırlamış gibi.
Ön konsolun bir zamanlar pet şişe olması sizce de harika değil mi! Beğenmediyseniz opsiyonel okaliptüs ağacı verelim. Olmadı yün kumaş, o da olmazsa zeytin dalı uzatırız. Peki tamam modernsiniz, buyrun karbonfiber malzemeler.
Hiçbirini komiklik olsun diye yazmadık bu arada. Hem sıfır emisyonu hem de üretiminde kullanılan malzemelerle doğa dostu BMW i3.
Süper minimalist ve yüksek kalitedeki kokpitte dokunmatik yüzeyli iDrive kumandası orta konsolda, vites kumandası direksiyonun arkasında. Bir iki kumanda ve düğme haricinde diğer BMW modellerinden net olarak ayrışan bir ergonomiye sahip BMW i3.
Geniş kapı içi cepleri, açık ve kapalı gözler ve saklama alanlarıyla tüm şişe, bardak ve ıvır zıvıra bolca yer var BMW i3’te.
Öndeki yolcular da bu bolluktan yararlanırken, arkadaki diz ve baş mesafesinde daha iyisini arıyor insan. Peki arkada sadece iki kişilik yer olduğunu söylemiş miydik? Neyse ki ters açılan kapılara bir kez alışınca inip binmek zor gelmiyor.
260 litrelik hacmiyle bagaj, şehir içi market alışverişleri için yeterli. Zaten mevcut menzille uzun tatil yollarına düşmek cesaret ister. Hem BMW’ye göre i3 bir “mega-şehir arabası”.
Giriş Sürüş - Konfor - Performans