Tam da dizellerin ipinin çekildiği bir dönemde, sislerin arasında bir Kia Niro belirdi. Benzinli hibrit motoru, kasa tipi ve rekabetçi fiyatıyla Kia’ın bu ilk hibrit SUV’si, kazanmak için tüm silahlarını tek cepheye yığmış gibi.
En önemli rakibi Toyota C-HR gibi duran Kia Niro, daha az iddialı tasarımı, daha düşük tüketimi, kullanışlılık avantajları ve nispeten uygun fiyatıyla öne geçmek istiyor. Hibrit teknolojisine şüpheyle yaklaşanlar için 5 yıllık garanti süresini de unutmayalım.
Aslında Kia Niro’nun kompakt SUV Sportage’ın bir alt basamağı olduğunu söylememek için bir neden yok. Ancak kullandığı platform ve gövde tamamen hibrit ya da elektrikli modeller için tasarlanmış yeni ve daha dirençli bir platform.
Niro’nun (‘Robert de’ olmayanı) hibrit motor mimarisinde izlediği yol da Japonlardan çok Avrupa kafasına yakın. Ayrıntısına motor bölümünde gireriz. O zaman tasarım!
Kia Niro ilk bakışta herhangi bir modern şehir SUV’sinden farksız. Yani hibrit olduğunu herkese göstermek gibi bir çabası yok. Tıpkı kuzeni Hyundai Ioniq gibi o da sanki hibrit teknolojinin normal hayatın bir parçası olduğunu vurgulamak ister gibi.
Yine de, en azından Ioniq’teki gibi, tamponda bir mavi şeridin zararı olmazdı herhalde…
Aman da aerodinamik olayım derken hazmı zor bir tasarım çizgisine de sapmamış Niro. Modern şehirlilere gayet çekici gelecek hatlarıyla Kia Niro önden biraz ifadesiz dursa da özellikle LED stoplarıyla arka kısım havalı görünüyor.
Kendi çapında dinamik görünmekle beraber, bir Toyota C-HR’nin yanında oldukça sakin ve olgun bir model bu. Aslında Niro’ya bakınca, maceracı bir SUV’den ziyade, fit bir aile arabası hissi geçiyor insana.
İç Mekân