Türkiye'ye gelen tek seçenek olan 1.5 atmosferik motorun makul ve yeterli gücü bir yana, eskisinden %20 daha dirençli şasi ve daha yumuşak ayarlı süspansiyonlarıyla, bizim yollar için "olabildiğince" konforlu ve olgun bir sürüşü var Honda City'nin.
Doğal olarak, bu fiyatlarda ve arkası torsiyon çubuklu bir modelde viraj kabiliyeti ya da direksiyon netliği/iletişimi açısından beklentiyi makul tutmak lazım.
Ama Honda City'nin her iki açıdan da beklentimizin üstüne çıktığını, kendi mekanik kaynaklarıyla fena iş çıkarmadığını söyleyebiliriz. Ne hızlı virajlarda tedirgin edici bir yatma eğilimi ne de peşpeşe direksiyon manevraları ya da frenlemelerde kayık gibi salınma/yaylanma durumu söz konusu oldu.
Küçük sınıftan ve ekonomik bir altyapıya hükmettiğinizi unutmazsanız, Honda City'nin keyifli bir otomobil olduğunu teslim edeceksiniz.
Geniş görüş açılarıyla hem sürücü hem de yolcuları mutlu edecek City, ses izolasyonu konusunda da beklediğimizden "bi tık" daha iyi. Bu iyilik özellikle şehir içi düşük hızlarda artı puan.
Ama ani hızlanma taleplerinde, yokuş yukarı ya da sollamalarda gaz pedalını ezdiğinizde duyacağınız yüksek devirli motor sesi ne rafine ne de keyifli. Neyse ki bir kez gerekli devre kavuştuğunda, "trash metal"den hızlıca daha keyifli ve yumuşak bir tarza geçiyor yapıyor Honda City.
Olur da şanzımanı "Sport" moda alırsanız (yapmayın), kesintisiz bir "distortion" efekti kulaklarınıza eşlik edecek. Uzaktan gelen, maktapla mikser arası bir ses işte. Gerek yok.
Yol ve lastik sesi konusunda uygun fiyatlı bir Japon'un çağrıştırdığından daha iyi iş çıkaran Honda City, yüksek hızda rüzgar sesini de iyi izole ediyor... demek isterdik ama etmiyor. Ön çıtalardan, camlardan vs gelen sesler, yüksek hızda gittiğinizi açıkça belli ediyor. Olsun, yakıt tasarrufunu teşvik gözüyle bakabiliriz. Zaten rakipleri de çok farklı değil.
Honda City'nin 4 silindirli i-VTEC benzinli motoru 6.600 devirde 121 hp ve 4.300 devirde ulaştığı 145 Nm torkuyla, heyecanlı olmasa da keyifli yolculukların altından kalkacaktır. Eğer önemsediğiniz bir değerse, 10.5 saniyelik 0-100 km hızlanmasının da turbosuz (atmosferik) bir 1.5 için hiç de fena sayılmayacağını söyleyebiliriz.
Düşük ve orta devirde canlı, sonrasında nefessiz kalan pek çok küçük hacimli ve turbolu rakibin aksine, alt devirde yine canlı, ortalarda biraz düz ama sonrasında yolu kırmızı bölüme kadar giden bir "ikinci bahar" yaşıyor 1.5 City.
Hayır efendim, "sportif" demedik, yanlış olmasın:) Ama ciğerler açık. Sürüş-konfor kısmında değindiğimiz gibi, hızlanma taleplerinde gürültülü devirlenen ama sonra hızlıca sakinleyen bir motor bu.
Kalabalık ve yüklü yolculuklarda bu gürültülü devirlenme tecrübesini biraz sıkça yaşatmanız muhtemel ama CVT şanzıman - bu sefer - motorla uyumlu ve ziyadesiyle seri çalışarak kendini aklamayı başarıyor. 7 aşamalı gibi davranan CVT şanzımanı direksiyonun arkasındaki kulakçıklardan da kontrol etmek de mümkün.
Devir saatiyle senkronize çalışması ve çıkardığı sesi hız ibresine de yansıtması açısından türünün iyi örneklerinden bu CVT. Özellikle şehir içi trafikte, Honda City'de kullanılan bu ikiliyi çok seveceksiniz.
Honda City yakıt tüketimi
Asıl iddialı olması gereken ve kendisinden beklenen tasarruf konusunda da mahçup olmayan, hatta şaşırtan bir motor 1.5 i-VTEC.
Akan yolları olan sakin bir hayat sürüyorsanız 5-6 lt. civarı Honda City ile normaliniz olacaktır. Bol dur-kalklı, yol çalışmalı, zırt pırt ışıklı ve çileli güzergâhlarda ise 8-9 lt. dolaylarında bir tüketim zirvesi öngörebiliriz.
Bizim yer yer hayli zorlamalı testimizin 6.4 litrelik ortalaması, hibrit olmayan bir motorla uzun zamandır görmediğimiz başarıda bir derece oldu. Basın basın "Econ" düğmesine, devir tasarruf devri!
Turbosuzluğu, dört silindiri ve CVT şanzımanıyla 1.5 i-VTEC'in uzun vadede kafa rahatlığı çağrışımı yaptığını söylemek mümkün.