Bu inceleme sadece motora dayalı bir inceleme olsaydı, Mercedes GLC Coupe için tam nokta atışı tabiri oldukça yerinde olurdu, ancak genel bir paket olarak eksi puan aldığı noktalar mevcut.
Bu gerçekten de iki yarısı olan bir otomobil. Bir yandan, yeni Mercedes GLC Coupe o kadar yükseklerde uçuyor ki, Mercedes gibi bir şirketten bekleyeceğiniz kalıtsal mühendislik uzmanlığıyla kesinlikle parlıyor. Ancak diğer yandan görünüşte basit şeyler yüzünden hayal kırıklığına uğruyor.
Açık ara en etkileyici unsuru ise hafif hibrit motoru. GLC, 1.5 litrelik benzinli motoruyla çok yönlü bir araç ve özellikle de uzun mesafe yolculuklarda da verimliliğiyle dikkat çekiyor. Evet belki tasarımına baktığınızda çok daha güçlü bir motora layık gibi duruyor fakat ülkemiz koşullarına uygunluğuna baktığımızda bu motor cuk oturmuş. Çok etkili bir hafif hibrit sistemle desteklenen motor son derece rafine, geniş kapsamlı ve esnek bir güç dağıtımına sahip ve dokuz vitesli otomatik şanzımanla mükemmel bir şekilde çalışıyor.
170 HP ve 250 Nm torklu motor giriş seviyesi motor olduğu için, aracın kağıt üzerindeki performans rakamları biraz muhafazakar görünüyor ve 0-100 km/s hıza 9 saniyede ulaşıyor. Ancak, e-motorun zamanında sağladığı tork artışları sayesinde, bu rakamların gösterdiğinden çok daha güçlü hissettiriyor.
Tüm bunları yaparken gerçekten şaşırtıcı verimlilik rakamları da sunuyor; hem şehir içi hem de şehir dışı kullanımlarda 100 kilometrede ortalama 7 litre yakıt tükettik. Böyle heybetli ve ağır bir otomobil için oldukça iyi rakamlar olduğunu belirtmeliyiz.
GLC'nin sürüşünün ne yazık ki motoru kadar başarılı değil. Lastiklerde normalde sürüşü yumuşatacak nispeten geniş yanaklar olmasına rağmen, otomobilin sönümlemesi çok sert ve en pürüzsüz asfalt yüzeyler dışında her yerde oldukça rahatsız hissettiriyor. Tabii bu eleştiriler Mercedes standatları baz alınarak yapılıyor.
Bu kadar sertliğin yol tutuşa da gerçek bir faydası yok. GLC, BMW X4 ve Porsche Macan ile rekabet ederken eğlence faktörü açıkça eksik. Mercedes virajlı yollarda ağır ve hantal hissediyor ve keskin direksiyonunda parlak bir nokta olsa da, genel yol tutuş paketinden çok fazla ödün verilmiş gibi hissettiriyor.
Tasarım elbette kişisel tercihe bağlı, ancak eğimli tavan çizgisi arka koltuk baş mesafesini önemli ölçüde ihlal ederken aynı zamanda arkaya doğru görüşü de etkiliyor. Bu belki de beklenen bir durum, ancak idealize edilmiş şık pencere çizgisini oluşturmak için, ön camın eğimi ve yüksekliği alçaltıldığı için ön tarafta da taviz veriliyor. Bu, yüksek ayarlı gösterge paneli ile birlikte, otomobilin sürücü koltuğundan biraz sıkışık hissetmesine neden oluyor.
Neyse ki, Merc'in iç tasarımı ve kullanıcı arayüzleri iyi düşünülmüş ve uygulanmış gibi hissettiriyor, bu otomobilin dik MBUX bilgi-eğlence sistemi kesinlikle günlük olarak kullanımı en iyi olanlardan biri. Bu, büyük ölçüde hızlı yanıtları ve klima gibi çoğu temel işlevin basit yerleşimlerinin yanı sıra şerit asistanı ve baş üstü ekranı gibi ikincil işlevlere hızlı erişim sayesinde gerçekleşiyor.
Ancak bunun bir "ama "sı var ve bu da her biri dokunmaya duyarlı kontrollerle kaplı en az dört ince parmaklığa sahip aşırı dolgulu direksiyon simidi ile ilgili. Bunlar aşırı karmaşık ve alışması çok zaman alıyor.
İç mekan deneyiminde bir başka uyarı daha var, o da yapı ve malzeme kalitesi. Birçok yeni Mercedes'te olduğu gibi, çoğu önemli rakipte deneyimleyeceğiniz sağlamlıktan yoksun. Çok sayıda dikişli malzeme ve yumuşak dokunuşlu öğeler var, ancak hepsi biraz plastik ve birçok yüzey Mercedes iç mekanlarının artık ilişkilendirildiği panel 'gıcırtısı' ile birlikte geliyor.
Türkiye’ye özel motoru sayesinde GLC Coupe rakiplerine göre daha uygun bir fiyat etiketine sahip ve motoru son derece etkileyici. Anlaşmayı bozan tek nokta sürüş özellikleri oluyor.