BMW’nin gerçek anlamda son “Supercar”ının 1979 doğumlu M1 olduğunu düşünün… Lamborghini’nin elinden çıkma bir şasinin Guigiaro tarafından giydirildiği ve BMW’nin M macerasını başlatan modeldi M1…
Bir yarış arabası projesinin gerçek hayata uyarlanmışı olan BMW M1’den sonra uzun bir sessizlik dönemi, on yıllar sonra Audi’den gelen R8 hamlesi ve uzun süre cevapsız kaldıktan sonra gelen şarj edilebilir hibrit motorlu BMW i8.
BMW i8 markanın yeni çağını açmakla kalmıyor, sınırları yıkma konusunda BMW tarihindeki belki de en iddialı model.
Biri elektrikli, diğeri benzinli iki motoru ve karbon fiber - termoplastik - alüminyum karışımı gövdesiyle BMW i8’in dünyasına hoş geldiniz!
Hayır, bilimkurgu filminde değiliz. Hayır, 10 yıl sonra gerçeğe dönüşme ihtimali olan bir konsept arabaya bakmıyoruz. BMW i8 gerçek ve şu an pek çok otoparkta şarj olmakta. Hatta ona alışmaya başladınız bile!
Alçaktan uçan bu enerji devinin her kıvrımı, tıpkı atası M1 gibi rüzgâr direncini azaltmaya ant içmiş. Yani her şey verimlilik için. Yoksa siz arka farların üstündeki hava tünelini şekil olsun diye tasarladıklarını mı sanmıştınız! Ki aynısından çamurlukların arkasında da var.
Ön ve arka farlarda U şeklinde LED’ler, ön kaputtan başlayıp arkaya doğru uzanan V formlu siyah kuşak BMW i Serisi’nin imzalarından. Elektrikli BMW’lerin rengi olan mavi, gövde reginde ya da böbrek çerçevesi, kapı altları ve arka tampondaki detaylarda kendine bolca yer bulmuş.
“Yok, bana çok teknolojik gelmedi” diyenler için ön farlarda lazer ışık teknolojisi (opsiyonel) bile mevcut. Eskiden lazerle düşman keserlerdi malum, şimdi uzun far yapıyorlar.
BMW i8’in bir diğer havalı kısmı, kanat gibi açılan “makas” kapıları. Karbon fiber plastik karışımının bir sonucu olarak, kapılarda % 50’ye varan bir hafifleme elde edilmiş. Ki BMW i8’in toplam ağırlığı sadece 1560 kg. Bu ağırlık, 4,69 m uzunluğunda bir pilli bebek için gayet düşük sayılır.
İç Mekân